AYBÜ Felsefe Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Halil Rahman Açar, Klug’ın özgeçmiş ve akademik yaşamını özetlemesinin ardından Klug, Konferansını İngilizce olarak sundu ve simultane çevirisi Açar tarafından gerçekleştirildi.
Prof. Klug konuşmasının başlanğıcında bilimin bugün dünyayı araştırmanın ötesinde bir dünya görüşü, rasyonalitenin tek bir paradigması olarak işlev gördüğünü belirtti. Wittgenstein’in 20. yüzyılın iki büyük felsefecilerinden biri olduğunu ve felsefede birbirine zıt iki önemli çalışmanın yazarı olduğuna değindi.
1- (1921’de yayınlanan) Tractatus. Bu çalışmasında anlam sorunu ile ilgilendi. Dil bu bağlamda dünyayı betimleyen gerçekliğin bir resmi olarak değerlendirdi. Dil, gerçekliği betimlediği sürece anlamlıysa, gerçekliğin dışına gidemez ve bu nedenle de gerçekliğin ötesindekini resmedemeyiz ve hakkında konuşamayız.
2- Wittgeinstein (1953 ölümünden sonra yayınlanan) Philosophical Investigation (Felsefi Soruşturmalar) isimli eserinde zaman içinde dil ve gerçekliğe ilişkin eski anlayışını bir “ad”la “adın taşıyıcısı”nı karıştırdığından ret etti.
Her iki eserde farklı etkiler doğurdu. Klug’a göre din kavramı Tractatus’ta merkezidir. Brian Klug bu iddiasını Wittgenstein’in yayıncısı L. Fisher’e yazdıklarına ve diğer çalışmalarına gönderme yaparak ileri sürmektedir: kitabın ana konusu, ahlakidir.
Klug’a göre ortada yazdıklarıyla birçok Wittgenstein tartışılır olmasına rağmen Tractatus ve Felsefi Soruşturmalarda felsefeye farklı yaklaşımları olan, aynı derinliğe sahip gerçekte bir tek Wittgenstein söz konusudur.
Wittgenstein yazılarında Batı ve Amerikan medeniyetini harekete geçiren ilerleme sevdası ile yazıları arasındaki farka dikkat çekti. Dr. Klug, Wittgenstein’in kullandığı bilim kavramının İngilizce ve Almanca kullanımlarının farklılıklarına vurgu yaptı. Wittgenstein açısından tek bir bakış açısının olmadığını, farklı bakış, görme ve anlama deneyimlerinin gerçekliğine işaret etti. Wittgenstein’ın bu çeşitliliğe dayalı olarak yaşam biçimleri kavramını ileri sürdüğünü ve özelde din diline uygulanabileceğine değindi. Dinin, bağlamında kendine özğü bir din dili olduğu düşüncesi taşıdığını sonradan kavradı.
Klug, Yahudilik, Hrıstiyanlığın ve İslam’ın anlam repertuarına sahip olduğu, bir diğer açıdan bunun üzerinde yeniden düşünülmesini gerektiren semboller, kelime hazinesi, bir edebiyatı ve referansları bulunduğu anlamına geldiğini söyleyerek konuşmasına son verdi.
İlgiyle izlenen ve akademik düzeyde tartışma ve sorgulamaların yapıldığı toplantının Ankara-Oxford çevresinde girişimlere bir başlangıç olması temennisiyle konuşmacıya günün anısına bir onur plaketi takdim edildi.