Bu çalışma 42 ilde 45 ceza evinde, töre ve namus cinayetleri nedeni ile cezaevinde kalmakta olan 300’ü aşkın mahkûmla bire bir görüşmesi neticesinde ortaya çıkmıştır. Bu anketlerde; töre ve namus cinayetleri işleyen suçlu ve zanlıların sahip oldukları toplumsal değer yapıları, aile ilişkileri ve kişilik özellikleri ile bunların sosyo-ekonomik durumlarını anlamaya yönelik üç farklı anket yapıldığını belirten Bağlı, bu konu üzerinde çalışma yapanların derinlemesine konuyu anlamaya yönelik gerçek çalışmalar yapmadıklarını belirtti. Ayrıca Türkiye’de bu alanda araştırma yapanların bu konuya belli bazı ön yargılarla yaklaştıklarını ve konuyu yüzeysel ve ideolojik bir şekilde değerlendirdiklerine değindi.
Bağlı’ya göre töre ve namus cinayetlerini sadece bir etnik gruba, dini inanca, mezhebe ve ideolojiye indirgeyerek bakmak ve anlamaya çalışmak yanlıştır. Çünkü özellikle belli bir bölgeye atfedilen namus ve töre cinayetlerinin istatistiksel dağılımı Türkiye ortalamasından fazla değildir dedi. Ayrıca töre ve namus cinayetlerinin, tutku ve kıskançlık cinayetlerinden ayrı bir şekilde ele alnması gerektiğini vurguladı. Bağlı’ya göre aslında bu konunun birbirine bağlı üç sac ayağı vardır: birincisi hukukla ilgili problemler, ikincisi kadına karşı ayrımcı bakış açısı ve üçüncüsü toplumsal değerlerdir. Dolayısıyla bu konuyu hem hukuki, hem sosyolojik, hem psikolojik ve hem de antropolojik açılardan değerlendirmek gerektiği vurgusunu yaptı.
Bağlı çözüm olarak şu noktalara dikkat çekti: Konuya klişeleşmiş yaklaşımlarla, medyatik bir şekilde ele alınmamalı ve bu tip olayların aslında birçok boyutu olan bir problem olduğunu anlamamız gerektiğine işaret etti. İlave olarak toplumsal kökenleri olan bu sorunun hukuksal düzenlemelerle bitirilemeyeceği gerçeğini görmemiz gerektiğini hatırlattı. Toplantı yöneltilen sorular ve onlara verilen cevaplarla son buldu.