Metin ÖZDEMİR: Araştırmalarını daha çok kötülük problemine yoğunlaştırdığını söyleyerek, kötülükle insan olmamız dolayısıyla muhatap olduğumuzu ve bu konuda zihnimizde bir çok düşünceler oluştuğunu, Düşünce tarihinin seyri içerisinde kötülük kavramıyla neyin kastedildiğine, hangi olguların ve realitelerin ya da tasavvurların bu kavramın kapsamına girdiğine ilişkin olan spekülatif alanın kastedildiğini belirterek, “Kötülük Nedir?” sorusuna felsefi, ontolojik, ahlaki, psikolojik ve mistik açıdan çeşitli tanımların yapıldığını, basit anlamda iyiliğin zıddı olarak kötülüğü “insanın tabiatına veya gayesine, uygun olan iyi, uygun olmayan kötüdür.” gibi bir çok tanımın ortaya konduğunu ve Sokrat’tan bu yana tanımı üzerinde tartışıldığını, Sokrat’ın, “İnsanın aklının(zekasının) gelişmesine katkı sağlayan, insana mutluluğu getiren her şey iyidir. Bunun tersi kötüdür.” dediğini, Spinoza’nın yaklaşık aynı şeyleri söylediğini Batı’da ve Doğu’da bu konuda benzer şeylerin söylendiğini vurgulayarak konferansa giriş yaptı.
Mutezile kelamında “Kötülük: Ortak aklın ve vicdanın yerdiği, kabul etmediği ve hoşlanmadığı bir şeydir.” insan merkezli tanımını vererek, buna karşılık, Eş’ ari kelamının Allah’ın iradesine göre tanımlanması gerektiği itirazından bahsetti.
Metin ÖZDEMİR: Kötülük Probleminin, en eski metinlerde ve inanış biçimlerinde nasıl tartışıldığı ve ele alındığını örneklendirerek, Epikuros’un ortaya koyduğu ve sonraları David Hume’un da tekrarladığı dilemma(ikilem) “-Tanrı, kötülüğü önlemek istiyor da gücü mü yetmiyor. –Kötülüğü önlemiyorsa kötü niyetli. –Hem önlemek istiyor hem de gücü yetiyorsa kötülük niye var.” etrafında odaklandığını ve “İyici bir tanrı varsa kötülük olmamalıdır. Kötülük vardır. O halde tanrı yoktur.” çıkarımına götürdüğünü belirtti.
Eflatun (Sokrat)’dan beri “tanrı iyidir, yetkindir, evreni en yetkin bir şekilde yaratmış evren doğru ve en iyi şekildedir” görüşünü, Leibniz teodisesinde ilahi adalet kavramıyla “Yetkin bir tanrı var ama kötülükler de var. Bütün bizim kötü gördüğümüz şeylere rağmen ilahi adalet hiçbir yara almadan gerçekliğini korumaya devam eder.” düşüncesini ortaya koyduğunu vurguladı.
Metin ÖZDEMİR: Farabi, İbni Sina ve Gazali gibi Müslüman düşünürlerin de eklektik düşünceler geliştirmeye çalıştıklarını söyleyerek, Müslüman teodisede ve kelam geleneğinde özet olarak varlık üç kısma (temelde iki) ayrıldığını: “1- Vacibul Vücut (Zorunlu Varlık); Varlığı kendiliğinden olan, varlığında hiçbir şeye muhtaç olmayan, bütün yetkinlikleri kendisinde barındıran varlık ki kelam literatüründe bu Allah’tır, 2- Mümkün varlık; Kendiliğinden var olmayan, başkasına muhtaç, 3- Muhal varlık; varlığı düşünülemeyen” belirterek, “Sudur” ve “vahded-i vücut” açısından bakıldığında Henüz yaratılma söz konusu değilken, Vacibul Vücut’ta onda kötülük diye bir şey yoktur. O kendini açtı (Sudur), Tanrının sıfatları tecelli etti ve alem ortaya çıktı.
Kelamcılara göre Allah bilgisine göre irade etti, bu alemi yarattı. Allah’ın zatından çıktığı, yaratıldığı ve bir varlık kategorisi olarak ortaya çıktığı zaman, Vacibul Vücut’tan eksik olduğunu, insanın imtihan edilmesinin doğal sonucu olarak eksik yaratılma söz konusu olduğunu, Müslüman filozoflara göre (İbni Sina), Allah’ın maksadının en yüksek iyinin gerçekleşmesi olduğunu, İnsan-ı Kamil’in bu manada en yüksek iyi olduğunu, en yüksek iyinin gerçekleşmesi için az sayıda kötülüğün gerçekleşmesinin tabiî olduğunu vurguladı.
Kelamcılar; bu dünya fani âlemdir, ezelî değil, daha ilerde sonsuz en iyinin gerçekleşeceği bir âlem olduğunu söyleyerek, Kendisine göre; kötülük probleminin ölümle çözüleceğini, iyilerin de kötülerin de ölüp toprağın altında eşitlendiğini, bu hayatın insanın tekamülü için olduğunu, ateistlerin o ünlü dilemma ile teistlere fırlattığı kayanın (kötülük) ölümle çözülmüş olduğunu, insanın kendi sorumluluğunu yüklenmesi gerektiğini belirterek, konferansın müzakere bölümüne geçildi.
Metin ÖZDEMİR Hocamıza hoşgörüsü ve alçak gönüllülüğü ile geçen mezakereler ve konu başlığının “İslam Düşüncesi” yerine “Müslüman Düşüncesi” olarak yansıtmamızı uygun gördükleri için teşekkür ederiz.
Günün anısına Enstitümüz adına Yönetim Kurulu Üyemiz Atila Kaynak tarafından Prof. Dr. Metin Özdemir’e plaket takdim edildi.