Notturno günümüzde hala birçok insanda geçmişe, yani kapalı topluma özlem olduğunu, kapalı toplumlarda neyin doğru neyin yanlış olduğuna ya da neleri yapabileceğimizi neleri yapamayacağımızı bizlere birilerinin söylediğini ve dolayısıyla bizleri düşünme ve eleştirme sorumluluğunu üstlenemediğimizi belirterek açık toplum vurgusuyla konferansına giriş yaptı.
Notturno “K. Popper’in Açık Toplum’un” dan hareketle “otorite’yi, toplulukları/cemaatleri ve bürokrasiyi” sorgulamamız gerektiğini vurguladı ve sınıflamalar yaptı; 1- Bilim ve bilim insanlarının otoritesi, 2- Siyasi otorite, 3- Topluluk/cemaat otoritesi biçiminde ortaya çıkan ve bizi yönlendiren, kararlarımızı etkileyen her türlü otoriteyi tartışmamız gerektiğini söyledi.
“Açık Toplum”un demokratik devletten özgürlük, yanlışlanabilirlik ve diğer düşüncelere saygıyla ilişkili olduğunu, insan toplumlarının normatif yasalarının insanlarca üretildiğini ve yeniden yazılması gerektiğini, aksi taktirde demokrasilerin Açık Topluma bir tehdit oluşturabileceği, iktidarların gücü kötüye kullanabileceğine değindi. Ayrıca hiçbir yönetim biçiminin mükemmel olmadığını, demokrasinin de bunu dışında olmadığına işaret etti. Demokrasideki çoğunluk ilkesinin bir mit olduğunu ve Popper’e göre siyaset felsefesinin en önemli sorununun; iyi liderleri seçmek değil, ehliyetsiz ve kokuşan liderlerden devrimsiz ve şiddetten uzak bir tarzda kurtuluşu sağlayacak sağlıklı toplumsal bir yapıyı nasıl inşa edeceğimiz olduğuna dikkat çekti.
Bilimin yanlışlaşabilirliği söz konusu olduğundan kesin otorite olamayacağını, demokraside çoğunluğun oyu ile seçilmenin her şeyi yapabilir anlamına gelmediğini ve açık toplumda çoğunluğun dışındaki bireylerin görüş ve düşüncelerinin de dikkate alınmasının kaçınılmazlığına değinerek konunun konferansın soru-cevap bölümünde daha da açımlanabileceğini belirterek konuşmasını sonlandırdı.
Konuşmacıya günün anısına Enstitü Başkanı Doç. Dr. Halil Rahman Açar tarafından bir onur plaketi takdim edildi.