Toplantıyı açan AYBÜ Felsefe Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Halil Rahman Açar, eserleri Türkçeye kazandırılan Prof. Fazlurrahman’ın düşüncelerinin sağlıklı değerlendirilmesinin; iki değerli akademisyenden dinleyerek konuyu aydınlatmanın isabetli olacağını dile getirdi. Pek çok yanlış anlama ve çarpıtmanın Fazlurrahman ile bir ilgisinin bulunmadığına işaret etti.
İlk önce söz alan Dr. Bekir Demirkol sözlerine, İslam Dünyasının tartışılması ve yüzleşmesi gereken sorunları olduğunu, Türkiye’nin Osmanlı kültür mirası üzerine bulunduğunu ve dinī-ilmī birikiminin skolastik düşüncenin hususiyetlerini taşıdığına değinerek başladı. Fazlurrahman’ın ise Kur’ān’ı merkeze alan bir düşünür olduğuna vurgu yaptı. Bu sebeple dinī mirasın süzgeçten geçirilmesi gerekliliğinin kaçınılmaz olduğunu belirtti.
Prof. Alparslan Açıkgenç ise, Fazlurrahman’ın haksız tenkitlere maruz kaldığını, eserlerinin yeterince anlaşılmadan gelişi güzel kullanıldığına dikkat çekti. Fazlurrahman’ın ikili hareket metoduyla, önce Vahyin nazil olduğu ortamının incelenmesini sonra da bugüne dönerek Kur’ān’ın dünya görüşü ve ahlaki ilkeleri çerçevesinde günümüze taşınması gerektiğine değindi. Fazlurrahman’ın hem Modernizm hem gelenek eleştirisi yaptığını, böylece bir terkip, uyum arayışı içinde olduğunun görülmesi gerektiğine değindi.
Metnin ortamının sırasıyla üç şekilde anlaşılabileceğini açıkladı:
1. Vahyin indiği kendi tarihinin ortamı,
2. Ulaştırıldığı fikri gelenek ortamı,
3. Bugünkü ortam.
Kur’ān’ın genel ilkelerin günümüze uygun bütünleştirilmesi ihtiyacının elzem olduğunu söyledi.
Toplantı dikkatli izleyici kitlesinin yönelttiği soruların cevaplanması ile son buldu.