Sayın Açar, Karl Popper’in bu yüzyılın önde gelen ve çağı etkileyen düşünürlerden biri olduğunu, pek çok esere sahip ve bunların bir kısmının Türkçeye çevrilmiş bulunduğunu belirterek, Karl Popper’in kısa özgeçmişinden bahsederek, gençliğinde etkisinde bulunduğu Marksizm ve sosyalizmden “Hiçbir öğretinin insandan daha değerli olmadığı” düşüncesinden hareketle kopup, ideolojilere ve kapalı toplumlara karşı eleştirel tutum aldığını, Türkiye’nin önce siyaset felsefesine ait görüşleriyle tanıştığını, daha sonra da bilime yönelik yaklaşım ve eleştirilerinin pozitivizme yönelik olduğunu vurgulayarak, “Daha İyi Bir Dünya Arayışı” eserinin 3 bölüm (1-Bilgi Hakkında; 2-Tarih Hakkında; 3- En Son Seçmeler) ve 19 alt başlıktan (makalelerden) oluştuğunu, düşüncesini tezleri ve mesajı ışığında ele alacağını belirtti.
Eserin “13. Felsefe Popper’e Göre Nedir?” başlığından başlayarak F. Waismannn’dan farklı olarak, “Felsefe nedir?”, “Ne değildir?” açılarından bakarak Popper’in tezlerinin özetle aşağıdaki gibi olduğuna dikkat çekti:
1. Sav: Tüm insanlar birer felsefecidir, bazıları daha fazla.
2. Sav: Profesyonel felsefe, bazı şeylerin kaybına yol açmıştır. Batı geleneğinde Sokrates’e dayanır: (a) entelektüel sınırlarının bilincinde, (b) bilge olmadığını, (c) ne kadar az bildiğini. (d) kendini eleştirdiğini, (e) her şeye rağmen insanların dostu olduğunu vurguladığını hatırlatır.
3. Sav: Ün salmış birçok felsefeci, felsefeye ciddi anlamda zarar vermiştir. Popper’e göre Akademinin kurucusu olan Platon’dan bu yana megalomani (büyüklük hezeyanı) felsefeciler arasında yaygınlaşan bir hastalıktır. Platon Yasalar adlı eserinde; farklı düşünen muhaliflerin tedavisi için hücre hapsini önerdiği, D. Hume, “akıl, tutkuların kölesidir” dediği, B. Spinoza’yı , “İnsanın özgür iradesini aldatmaca” olarak gördüğü ve Kant’ı, “Köleleşen akıl ve determinizm sorununu” çözemediği için eleştirir.
4. Sav: Wittgeinstein ve Viyana-Berlin Çevresini de; Ciddi felsefi problemlere, sözde/sahte sorunlar diyerek metafizik ve felsefe karşıtlığına yöneldiğinden tenkit eder.
5. Sav : “Felsefe Ne Değildir?” sorusu, Popper açısından; (a) Yanılgıları ortadan kaldırmak değil, (b) Sanat galerisi değil, (c) Entelektüel korkaklık değil, (d) -Kavramları, sözcükleri açıklamak değildir.
6. Sav: Felsefe, insanın kendini zeki göstermesine yarayan bir araç değildir. Entelektüel bir terapi değil (Freud, Adler, Wittgeinstein).
7. Sav: Felsefe; daha kesin, daha açık ifade etme değildir.
8. Sav: Yakın veya uzak sorunların çözümüne kavramsal çerçeve hazırlama değildir.
9. Sav: Felsefe, çağın “ruhu” da değildir (Hegel’in aksine). Bilimde olduğu gibi, felsefede de bazı modalar var. Doğruyu arayan, modayı izlemeyecek ona karşı duracaktır.
10. Sav: Felsefenin asıl görevi; evren ve evrendeki yerimiz hakkında eleştirel düşünceler ortaya atmak, olduğunu söyleyerek, uzaya giden ilk astronotun ifadesini aktarır: “Başka gezegenler de gördüm. Ama dünya içlerinde en iyisi.”
Popper, “Evet, yaşam, çok değerlidir!” der. “Bir sonu var. Son olmasaydı, yaşamın değeri de olmazdı” düşüncesini taşır.
Popper’in “ 9. Immanuel Kant: Aydınlanma Felsefecisi” başlıklı makalesinde Kant’ın, İnsan hakları, Yasalar önünde eşitlik, Dünya vatandaşlığı, Bilgi ile kendini bağımlılıktan kurtarma ve Ebedi barış düşüncesini öne çıkarmış olduğunu, Hegel ve benzeri düşünürlerin Kant’ı kullanmaya çalıştıklarını belirterek, Kant’ın ; “ Tanrı bizleri dostlarımızdan korusun… Kurdukları tuzaklardan kaçınmak pek de kolay değildir” dediğini aktarır.
Popper makalesinde; Kant’ın vurgusuna, ergin olamama haline yer verir: “...başkasının idaresinde olmadan aklını kullanamamaktır. Aklının eksik olduğundan değil…, kendi iradenle aklını kullanma cesaretini göster!” dediğine gönderme yapıp, “Evrenimiz, aklımızın izini taşır. Dünyamız da bizlerin etrafında dönmektedir.” düşüncesini tez olarak ileri sürerek, Kant’ın, Kozmoloji gibi ahlakı da insanlaştırdığına dikkat çeker ve Kantçı çerçevede; yalnızca bilgi ile kendimizi zihnen bağımlılıktan, yanlış düşüncelerden, önyargılar ve putların köleliğinden kurtarabileceğimize değinir.
Popper’in Daha İyi Bir Dünya Arayışı adlı eserinde “Yaşamın Anlamı” ve “Tarihin Anlamı”na vurgu yaparak kendimizi eğitmemizi önerdiğini belirterek, şu bilgileri verdi:
Yaşamın Anlamı: Hayata, kendi elimizle katabileceğimiz bir şeydir; çalışmalarımızla, hayata, diğer insanlara ve dünyaya yaklaşımımızla yaşamımızı anlamlı kılabiliriz. Yaşamın anlamının ne olduğu, bu bağlamda ahlaki bir soruna dönüşür ve “yaşamımı anlamlaştırabilmem için kendime hangi görevleri vermeliyim? Ne Yapmalıyım” biçimini aldığını.
Tarihin Anlamının ise: Gizil bir anlam taşımadığından, “Hangi hedeflerin olanaklı ve insana yaraşır olduğunu araştırmalıyız.” Popper, tarihe anlamlı şeyler, siyasete etik hedefler, kazandırabileceğimiz inancında ve “Tarih”in biz insanların eseri olduğunu, iyi niyetler de temiz inançların da çıkmazlara götürebileceğine” dikkat çeker! Özgürlük, eşitlik ve kardeşlik sloganları altında iğrenç cinayetler işlenmiş olduğu vurgusunu ihmal etmez.
Doğruya Yaklaşmak, Popper’e göre, pek de kolay değil; kendi hayatımızı aramak, düşüncelerimizi eleştirebilmek için aklı özgür kılmak, kendi görüşlerimizi de eleştirel yargılamaya tutmak gerekliliği görüşündedir.
Açar, Popper’in anlayışında; bilginin çıkış noktasının uygulamalı ve kuramsal sorunlar olduğunu. Bilginin ise bir tanımdan ziyade doğru arayışını gösterdiğini, Bilginin, bir kesinlik arayışı olmadığını. (“Hatasız kul olmaz”ın anlamının hatalarımızla hep mücadele etmemizi gerektirdiğini), bilimsel bilginin de, her zaman varsayımsal bilgiyi ifade ettiğini ve yönteminin de eleştirellik olduğuna vurgu yaptı.
Tüm organizmalar, Popper’e göre, sorun çözmeye çalışan varlıklardır; hayatta kalmak, sorunlarla baş edebilmek daha iyi yaşam koşullarının, daha iyi bir dünyanın aranması olduğunu, organizmalar aktif olduklarından sorun çözmeyle uğraşırlar. Sorun çözme, deneme-yanılma şeklinde gerçekleşir.
İnsan Dilinin bazı hususiyetlerini sıralar; ifade, iletişim, betimleme ve kanıtlama işlevlerine sahiptir. Rasyonel eleştiri olmazsa, bilgi de olamaz. Sahiplerini yok etmeden eleştirinin kullanılması görüşünde olan Popper; Çevremizi şiddetten uzak ve barışçıl bir şekilde yapılandırma düş olmayıp gerekli bir hedeftir.
Popper eserinin “2. Bilgi ve Bilgisizlik Hakkında” kısmında,
“Öylesine orada duruyorum bir budala gibi!
Başta olduğu kadar akıllı…
Görüyorum artık, hiçbir şey bilemeyeceğimizi!
Bu da yaralıyor derinden yüreğimi, biliyorum.”
“Açmadılar başından tanrılar her şeyi ölümlülere
Ancak bizler zamanla buluruz arayarak daha iyiyi” dizelerini iktibas eder, daha sonra “Newton yasaları, doğadan çıkarılmış değildir. Newton’un aklının eseridir. Bilim, eleştirel bir uğraştır, varsayımlarımızı doğruya daha da yaklaştırmak için eleştiririz.”düşüncesindedir.
Popper’in “5. Sosyal İlimlerdeki Mantık” başlığı altındaki birkaç savı burada anılmasının konu açısından yararlı olacağı kanaatiyle savları aşağıdaki şekilde çıkarılmıştır:
1. Sav: Birçok şey biliyoruz.
2. Sav: Bilgisizliğimizin sınırı yok; Sağlam sandığımız temellerin her an sarsıntıya uğrayabileceğini keşfederiz.
3. Sav: Bilgi mantığının görevi, ilk iki tezin ilişkisini aydınlatmaktır.
4. Sav: Bilginin çıkış yeri, sorunlardır.
5. Sav: Bilimsel araştırmanın asıl hareket ettiricisi, problem-sergileyici gözlemdir.
6. Sav: Problemlerin çözümü için çözümler önerilir ve eleştirilir. Eleştiriye açık değilse, bilimsel değildir. Eleştiriye açık ise çürütülmeye çalışılır. Bilimsel yöntem, eleştiriler ile sınanan geçici çözüm önerileridir. Bilimdeki objektiflik, aslında eleştirel yöntemdeki nesnelliktir.
7. Sav: Bilimsel alan, sorunlar ve öneriler yığınıdır.
8. Sav: Bilimdeki nesnelliğin, bilim adamının nesnelliğine bağımlı olduğu düşüncesi yanlıştır.
9.Sav: Doğa Bilimcinin, Sosyal Bilimciden daha objektif olduğu kanısı da bir yanılgıdır.
10. Sav: Bilimsel objektifliğin altında yatan tek şey; eleştirme geleneğidir. Doğmayı eleştirebilme geleneğidir. Bilgi Sosyolojisi, bu noktayı gözden kaçırmıştır.
11. Sav: Bunun için Eleştiri Mantığını çalıştırmak,
12. Sav: Eleştirdiğimiz şey, Doğruluk İddiasıdır. Kuramın yanlış olduğudur.
13. Sav: Sırf gözlem yapan bir bilim yoktur.
14. Sav: Sosyal ilimler için “situational logic / durum mantığı” vazgeçilmezdir.
15. Sav: Hepimizi meşgul eden-dini-felsefi sıkıntılar, büyük ölçüde bilgi felsefesinin verdiği sıkıntıdır.
“Biraz daha entelektüel alçak gönüllülük” Popper, 1968
Sayın Açar’ın sunumundan sonra değerlendirmenin soru cevap bölümüne geçildi.