Şimşek: “Kur’ān’ı Kerim diğer inançlara ve inanç mensuplarına niçin yer verir?” sorusuna:
1- Kur’ān’ın evrensel bir kitap olduğunu bütün insanlığa gelmiş olduğunu, geçmiş insanlardan ve inançlarından da bahsetmesinin normal olduğunu; Çünkü insanları çağıracaksanız, insanları tanımanız ve tanıtmanız da gerekecektir ve bu sebepten Kur’ān’ı Kerim diğer inançlara ve inanç mensuplarına yer vermektedir.
2- Kur’ān’ı Kerim diğer inançların şu veya bu oranda doğru yoldan sapmış olduğunu kabul eder ki öyledir, Müslümanları uyarmak için diğer inançlar ve inanç mensuplarından bahseder. Müslümanlarda şu veya bu sebepten sapabilirler bu doğaldır. Bu sapmaların neler olduğunu anlatmak gerekir. Bütün putperestlerin babası peygamberdir! Yani Yahudilerin ve Hıristiyanların evveliyatı doğruydu, tüm insanlığın evveliyatı doğruydu, o insanlar nasıl saptılarsa Müslümanlarda sapacaklar; bazen dine karşı gelerek, bazen dini olduğundan daha fazla ileri götürerek sapacaklar (Hz.İsa ya da milli kahramanları ortak koşarak).
3- Diğer inanç mensuplarının zikredilmelerinin üçüncü sebebi, bunlar Müslümanların hâkimiyetinde olabilirler ve yönetilmeleri için doğal olarak haklarında bilgiye ihtiyaç vardır. İslamiyet evrensel bir din olunca da bütün insanları tanıyarak onları İslam’a çağıracaksın, bir ayeti kerimede “De ki ben ve benimle birlikte olanlar basiret üzere davet ederiz.” Basiret (her tarafa aydınlık demektir) üzere olabilmesi için muhatabını tanıyacaksın, neye çağırdığını bileceksin, nasıl çağırdığını bileceksin, cevabını verdi.
Şimşek: İslam’ın evrensel bir din olması nedeniyle, sadece Müslümanların yaşadığı coğrafyayı hedef almadığını bütün insanları hedef aldığını vurgulayarak, İslam nazarında inanmayan insanlar iki tiptir; ya İslam’ın (devletin) vatandaşıdır, ya da vatandaş değildir. Vatandaş olmayanlar da iki türlüdür; ya harp halinde olunanlar, ya da anlaşmalı olanlardır. Bunlara karşı davranışlarda hukuki açıdan bazı farklılıklar vardır: İslam’ın hakimiyeti altında yaşayan inanmayanlara zımmi diyoruz, zımmilerin hayatlarına dokunamıyoruz ve bulundukları toprakları terk etmelerini de isteyemiyoruz. Hiçbir zaman inananlar inanmayanları kovmamışlardır. İnandığı gibi yaşama haklarına sahiptir. Kendi hukukuna uyma hakkı vardır (şu anda hiçbir demokrasi bu hakkı tanımıyor). İslam’da çok hukukluluk vardır. Kendi inançlarının eğitimini yapabilme ve yayma hakları vardır. Yalnız bu zımmilerden cizye (askere gitmeme vergisi) alınır, Haraç (arazi kirası) alınır.
“Diğer devletlerin mensubu olanlara nasıl davranacağız?” sorusuna; savaş halinde olunanlardan (Savaş; İslamı yaymanın yolu değildir, islamda savaşın savunma savaşı olduğu kanaatindeyim) sivillere, din görevlilerine, kadınlara ve çiftçilere dokunulamaz ve mütekabiliyet esasına göre pazarlıklar olur ancak temel haklar konusu pazarlık konusu olamayacağını belirterek konferansın soru cevap kısmına geçildi.
Konferansın sonunda Sayın Mehmet Sait Şimşek’e Enstitümüz adına Prof. Dr. Mahmut Özdemir tarafından, günün anısına bir plaket takdim edildi.